Ekim 22, 2021

gelme artık geç oldu

belki aynı yerden yaralıyızdır, belki beraber kanıyoruzdur, belki aynı şeye aynı zamanda ağlamış üzülmüşüzdür, belki birbirimize merhem olacağızdır, belki birbirimize iyi geleceğizdir, belki güzel olacaktır.. 


kim bilir..


belki, bir olasılık söylemidir; 

lakin gelecek güzel günlerin hayalini beraber kurmamıza garanti veririm, kalbimin böyle bir güzellik yapacağına kefil olurum..


seni içinde bulunduğun yangından çekip çıkartırım, elini uzatman yeterli.. küllerimizden yeniden doğmak için biz oluruz..


bir merhaba ile gel, hoşça kalı olmasın..


isli yüzünün ardında saklanmış geleceğe benimle birlikte umutla bakan gözlerinden süzülen yaşlarla bahçemizi yeşillendiririz..


beraber gökkuşağı gibi çiçek bahçesi yaratırız, kafamızı kaldırıp göğe bakarız.. düşün bi' gökyüzü mavi, yeryüzü rengarenk bizim gibi..


düşünmelisin ve düşün, çünkü elimdeki tohumların mevsimi geçmesin istiyorum ve o çiçekler en güzel bizim bahçemize yakışacaktır..


ufacık bir parıltı, bir ışıltı, küçücük bir umut yeter de artardı güzel günlere beraber yürümeye, karanlık dünleri birlikte aydınlatmaya..


velhasıl kelam; gelmesen önemli değil, gelsen önemli olurdu..



Ekim 06, 2021

vazgeçmeden ölme

Merhaba dedi çocuk sıcak bir tonlamayla,

Kız da gülümseyerek merhaba dedi..

(bir merhaba ile gel, hoşça kalı olmasın)


Çocuk, seninle bir şey konuşmak istiyorum, müsaitsen bir şeyler yiyip içelim mi, vaktin var mı diye sordu içinde kelebekler uçuşarak..

Kız şu an müsait değilim, bi ara konuşalım dedi ama zaman belli etmedi. Belki de yerli yersiz zamanlı zamansız konuşmayı sevmiyordu..

.

.

Aradan bir kaç gün geçti ve çocuk cesaretini toplayarak kızla yeniden konuşmak istedi. Kız yine bir bahaneyle sıyrıldı, sanırım gün ona 24 saat değil de 18 saat, hafta da 7 gün yerine 4 gündü. Çocuğa ayıracak zamanı yoktu, yersen.. Hep bir hazırda bahanesi vardı.. 

Bu sefer de olmayınca özenle kelimeleri seçip güzel bir mektup yazarak içini dökmek istedi..

Sevgisine karşılık bulamasa da en azından içini dökmek onu rahatlatır diye umuyordu ve durumun farkındaydı. Ona duyduğu hisleri onun bilmesi gerektiğine inanıyordu, biraz ahmakça biraz safça (ah be çocuk)..

Bütün gece onu düşledi, ona uygun en güzel sözcükleri seçti; içinden ne geçiyorsa en saf, en yalın, en doğru, en temiz, en kusursuz şekilde cümlelere döktü.. 

Güneşin doğuşuna bir kaç yelkovan turu kala uyuya kalmıştı, kurmuş olduğu hayaller ona bütün gece ilham kaynağı olmuştu.. 

Vazgeçmesi gerektiğini biliyordu, içini dökmüştü ve o gece uzun süre sonra içi rahat uyumuştu..

Belki de mektubu yazdığı gece hayatının en güzel, en heyecanlı gecesiydi. Mektubu zarfa koydu, kızın ismini yazdı ve gözlerini hafifçe yumarak heyecanla mutlu bir şekilde kalbinde kıza duyduğu özlemle uykuya dalmak istedi..

Ve ne yazık ki kızın mektubu okuduğunu görmeden, sevdiği kıza hasret, ona seni seviyorum diyemeden, buruk bir sevinçle hayata veda etti.. 


Ocak 09, 2021

devam filmi

 kulakları sağır eden bir sensizlik..


güvenebileceğiniz bir liman olmalı hayatınızda, size acaba dedirtmeyen, sizi sorgulatmayan, derin düşüncelere daldırtmayan.. 

sormadan, sorgulamadan, yormadan sizi anlayan.. sizi rahatsız etmeden, gelmiş mi gidecek mi dedirtmeyen.. duygularınızı, düşüncelerinizi, hislerinizi, acılarınızı, sevinçlerinizi anlayan önemseyen..

lakin bu limanı isterken, sizin de biraz olsun çabalamanız gerekir, herşeyi karşı tarafın omuzlarına yüklemeden ona yardımcı olarak..  

taşın altına elinizi koyma gücünüz yoksa bile en azından taşın üstündeki tozu üfleyerek; ona yanında olduğunuzu, güvendiğinizi, geçmişte ikinizin de çekmiş olduğu acıları beraber aşacağınızı, gelecek güzel günlerin hayalini, onu sevdiğinizi hissettirecek hal ve tavırlarda bulunmanız gerekir.. 


aksi takdirde üç noktalı bir devam filmi değil, tek noktalı kesin bir vaz geçiş kaçınılmazdır.. 

Ağustos 09, 2020

hayat

hem aşık olmak isteyip, hem aşktan korkmak..

bu durum deli saçması gelebilir.. 
belki de insan gerçekten korkularının üstüne gitmelidir; sonuçlarını düşünmeden, kestirmeden..
anın heyecanıyla yaşayıp kötü ya da iyi anılar biriktirerek, hayat defterinin sayfalarına göz gezdirerek.. 
zaten yaşadıklarımızdan ders alma sanatı değil midir hayat dediğimiz.. 
acısıyla tatlısıyla, iyisiyle kötüsüyle, güzeliyle çirkiniyle, büyüğüyle küçüğüyle nereden kimden ne çıkartırsan yanına yarına kar kalmaz mı.. 
her seferinde belki de yenileceğini bilerek yeniden başlamak.. yine yenil, ama keyfini çıkararak daha bi güzel yenil.. 
en azından güzel yaşadım ulan diyebil..

Mayıs 31, 2020

kayık

Birinin hayatına bir yerden dahil oluruz..
Deniz üstünde seyreden kayığa atlayıp yola devam eder gibi.. 
O kayık nasıl yapılmış, o limana nasıl gelmiş, su üstünde nasıl süzülüyor bilmeden.. 
Hangi dalgalarla boğuşmuş, ne fırtınalar atlatmış,  zorluklara göğüs gerip yoluna devam ediyor bilmeden.. 
Yolun sonuna mı gelmiş ya da yola henüz yeni mi çıkmış bilmeden..
Eksiklerini, gediklerini, üzüntülerini, sevinçlerini, yarım kalmışlarını, hüzünlerini, dertlerini, neye güldüğünü ne için ağladığını bilmeden..
Kayığa atlarsın ve onunla devam edersin yolculuğa, sizi neyin beklediğini bilmeden.. 
Beyaz, temiz bir sayfa açmışsınızdır.. Ben ya da sen yoktur o saatten sonra, biz olmuşsunuzdur.. Karşınıza çıkan her fırtınada sırt sırta vereceksinizdir artık, dalgalara beraber göğüs gereceksinizdir; limana kayığı sağsalim ulaştıracaksınızdır.. 

Ekim 09, 2016

liman

yıldızlar göz kırparken yalnız sandığın limanlara,

kendine bir yıldız seç ve bak doya doya..

belki bir gün;


seninle beraber aynı yıldızı seçmiş gemisini bekleyen bir limana rastlarsın.. 

Şubat 09, 2016

sevmek güzel şey azizim

hayat gerçekten ama gerçekten
ciddiye alınmayacak kadar
kısa..


sevmeli..

bir çiçeği, bir böceği, bir hayvanı, bir duyguyu,
kendinden başka bir şeyi

bir ağacı sevmeli mesela..

zaman ayırmalı ona..
paylaşmalı, anlatmalı, dinlemeli
can suyu verdiği günü hatırlayıp
filizlenip yeşillendiğini görmeli
onun gelişip büyümesinden mutlu olmalı, huzur duymalı..

onunla yaşamalı..
zorlamalı, vazgeçip kalmamalı, çaba göstermeli
işe yaradığını hissetmeli
kafasını çevirip baktığında yaptıklarıyla gurur duymalı
yapamadıkları için doğru zamanı beklemeli, yollar aramalı
ne istediğini bilmeli,
hiçbir şey için geç kalmış olmadığını bilmeli..
sabretmeli,
doğru zamanın geleceğini bilerek beklemeli..

dikenli yolları aşmadan dağın zirvesine ulaşmanın bi' kıymeti olmadığını bilmeli

gerçekten ama gerçekten sevmeyi, sevebilmeyi
sevildiğinin kıymetini
bilmeli..

Eylül 02, 2015

stepne

*tavsiye; emel sayın - rüyalar gerçek olsa ile okuyunuz..



erkeklerin stepne olarak kullanıldığı dünyada hayalin ötesine geçmiyor bazen bazı şeyler..
(kahrolsun o bağzı şeyler)
çok da fazla üstüne gitmemek lazım bazı şeylerin, bazı kimselerin..
dokuz saatin sonunda bu kanıya varmıştı birkaç iyi adam, nemli gözlerle dost meclisinin içinde..
çünkü onlar sebepsiz sevmişlerdi, sevmek için sebep aramamışlardı.. gelgitler yaşamıştı hepsi..
döner umuduyla belki sever, belki ilgi gösterir umuduyla heyecanla beklemişlerdi gelmeyecek hatta gelemeyecek o muhteşem günü..

üstüne yeterince düşmedikleri için, sıkboğaz etmedikleri için, yüzsüzlük yapmadıkları, yavşamadıkları için mi istedikleri olmuyordu.. ya da ettikleri dualar her seferinde çatıya mı takılıyordu..

belki de bi' daha kimseye yapamayacağı güzellikleri yapmıştı ona adamlardan biri.. halbuki daha yapacakları da vardı içinden geçirdiği.. göremiyordu bi' türlü fotoğrafından başka kendisini, o da izin verdiği ölçüde..
kendini kaybeder gibi oldu uzun bi' süre.. toparlandı sonradan, aslında işlerin yolunda gitmediğini kendisi de biliyordu.. ama bi' umut, var mıydı bi' umut?
karşısındaki o yokmuş gibi mi davranıyordu, zorunda olmadığı halde zorakiymiş gibi mi yapıyordu acaba.. tünelin ucunda ufak da olsa bi' ışık, bi' belirti, bi' yol ne bileyim bi' şey bi' bok yok muydu..
sorular, cevabı merak edilen meçhul sorular..
umurunda mı değildi yoksa onun.. oysa o çok umursamıştı be gülen yüzünü görebilmek için, gülen gözlerinde kaybolup dalıp gitmek için..
tesadüfen karşılaşırsa eğer bir gün ona ne diyeceğini bile biliyordu, zaman geçtikçe içindeki heyecan azaldıkça, çoğunu unutsa bile söyleyecek bir iki kelamı vardı bittabi.. içinde ne sessiz çığlıklar kopuyordu, ne sükut-u hayaller yaşıyordu..
uyurken gördüğü rüya bitmesin diye gecenin karanlığında sadece onun ışığını görebilmek için güneşi durduracak gücü de vardı üstelik.. zaman geçtikçe umudunu yitiriyordu, göremediği duyamadığı yaşayamadığı, alamadığı karşılıkla..
ve her nefes bir umudu daha çöpe atıyordu, akreple yelkovan boşa çırpınıyordu ve uzaklaşıyordu haleti ruhiye azalarak bitercesine..
vaz mı geçmeliydi..


ve kıymetlerini bilmedi, bilemedi, bilmek istemedi onlar..
bir eksik bir fazla fark etmezdi onlar için, dünya sözde onların etrafında dönüyordu nasılsa ve işin en boktan yanı da buydu..
doğruydu!

Ağustos 22, 2015

iyilik sağlık

bizim en büyük hatamız herkesi, her şeyi  kendimiz gibi
görmek - sanmak - oldu..

güzel mi insan sandık, değer verdik, yardım ettik,
görmemezlikten geldik yanlışlarını - kusurlarını -
uyumsuzluklarını, huysuzluklarını,
insandır hata yapar (boku da çıktı bunun)

gören değil de örten mi olduk..
çok sıkı örttük ya da
çok ince düşündük - gördük - belki de..


pis moruk, "umursadıkça kaybettiğimiz insanlar var" diye özetlemiş..
-verin oradan bir köpek öldüren daha-

istediğini hemen vermeyeceksin - yapmayacaksın..
iki mi yüzlü olacaksın, umursamayacak mısın, değer mi vermeyeceksin
kötü mü davranacaksın,
buna sen karar ver
hemen şimdi, yelkovan akrebi kovalamadan..

o zaman sen iyisin, iyi oluyorsun,
değerleniyorsun, piyasan artıyor, büyüyorsun..
aman ne güzel, sokayım öyle büyüklüğe!

tersini yaparsan eğer;
onun senle işi bittiği zaman kötüsün, kakasın,
hiç yoksun, hiç olmamışsın
aslında sen, bi bok değilsin..

hakkaten ya kim(s)din ki sen amk!


iyi insan olmayın,
iyi insanların ağzına terlikle vuruyorlar..
hem de tuvalet terliğiyle..

benden söylemesi..

Ağustos 13, 2015

bakın dalganıza

kimsenin umurunda olmadığınızı bilmeniz hoşunuza gider, ne kadar güzel ve özel, değil mi?
eminim öyledir(!)


siz onları umursarsınız ummadıkları anda,
hatırlarsınız siz yokmuşçasına yaşarken,
akreple yelkovanı yavaşlatır onlara zaman ayırırsınız,
x'e 1 verir gibi sen benim için teksin, özelsin dersiniz..
pi'yi 3 alırsınız kafaları karışmasın bi sorun çıkmasın diye
de'yi da'yı ayırırsınız cümleyi anlasın diye

anlar-lar- mı
belki bir gün, ya da hiç bir zaman..

o ya da onlar için

ne üzülmeye ne sevinmeye ne sevmeye ne de ağlamaya... değmez..
bırakın hayatla lades tutuşmayı,
kimse için ölmeyin, zaman geçiyor..
yapmayan yapmadığıyla, gelmeyen gelmediğiyle,
sevmeyen sevmediğiyle, giden gideniyle kalıyor..
gelmeyecek haberi beklemekle ömür bitiyor..
umutlar azalıyor her ne kadar nefes alıyor olsak da..

hayat kısa, kuşlar uçuyor, güneş doğuyor,
deniz masmavi, ay bembeyaz
bakın dalganıza, kurun hayalinizi yaşayın tek başınıza..

fazla da abartmayın,
hayal kurmak güzel şey ama yıkımı büyük oluyor..